Vücudun PH Dengesi ve Asit Zararları

PH dengesi ve asit denince aklımızda birçok şey canlanıyordur ama kısaca en önemlilerinden bahsedeceğim.

Vücudun PH Dengesi ve Asit Zararları

     Asidik ortamda başta kalsiyum olmak üzere birçok mineral kemiklerden kana geçerek idrarla atılmaktadır. İleri yaşlarda görülen osteoporozun(kemik erimesi) en önemli nedenlerinden biri de vücudun asidiye daha yatkın olması deniliyor. 
Peki vücudun asit olması ne demek

     Vücudun asit olması hem kanda hem hücrelerde hem hücre arasındaki dokularda hidrojen dediğimiz iyonun çoğalması demektir ve çok tehlikelidir. Evet osteoporoz çok önemli. Ama asit olan ortamda çürüme olur. Nereden biliyoruz? Diş niye çürür? Şeker asit yapar. Onun için çürür diş. O halde vücut asit olduğu zaman bütün hücrelerde normal fonksiyonlar bozuluyor. Vücut asit olduğu zaman bütün hücrelerde enzimler çalışamıyor. Tabii hafif çalışıyor ama yeterli ve etkili çalışamıyor. Osteoporoz çok önemli sadece osteoporoz değil tabii. Bütün hastalıklarda; şeker hastalığı, kalp hastalığı, kanser hastalığı, beyin hastalıkları hepsinde gösterildi ki vücut asidizesi çok fazla. Normal çalışan bir vücutta alkali kılmak için pankreasımızdan, tükürük bezimizden, böbrek bezimizden, enzimler salgılanır. Ama çok fazla asite maruz kalan vücut ki bunların başında şeker geliyor, tatlılar geliyor, kimyasallar geliyor, evde kullandığımız deterjanlar, dezenfektanlar geliyor, o güzel makyaj malzemeleri geliyor, saç boyaları geliyor bütün bunlar vücuda girdiği zaman vücudun asit-alkali dengesi dediğimiz denge asit lehine bozuluyor. Ve bir de üstüne üstlük bütün vücudun normal metabolizması yavaşlıyor. Bozulmasına ek olarak virüsler ve bakteriler ki her türlü bakteri asit olan bir vücutta çok daha çabuk ürüyor. Asit ve alkali derecesi PH'la ölçülür. Yedi olduğu zaman nötraldir, sıfırdır. PH yedi buçuk olacak. Ama hastalara bakıldığı zaman kalp hastası, tansiyon hastası, mide bozukluğu hastalıkları çok düşük. Yaklaşık olarak PH değerleri beş buçuk. İdrarın beş buçuk olması çok tehlikeli. PH değeri gayet basit ölçüdür, idrar muayenesinde gözükür. Herkesin idrar muayenesi yaptırıp PH'sına bakması çok basit bir şeydir.

     Kanın ve idrarın alkali olabilmesini biz nasıl sağlayabiliriz? Bizim yapabileceğimiz şeyler de var mı

     Tabii tabii. Alkali değerleri için başta kristal kaya tuzu alkalidir. Sodyum bikarbonat. Yani doğal sodyum bikarbonat. İçilebilir olan sodyum bikarbonat. İngiliz karbonatı diyoruz biz buna. Alkalidir. Doğal alkalidir. Bir de sirke ve limon. Asit gibi gözüktüyse de vücuda girdiği zaman vücut alkaliye döner ve nötralize eder. Tabii burada doğal fermente sirkeden bahsediyoruz. Elma sirkesi olabilir. Üzüm sirkesi olabilir. Doğal olarak fermantasyon olacak. Öyle üç ayda, üç günde fermantasyon olmaz. Halkı kandırmasınlar, öyle hemen olmaz. En aşağı altı ay, on iki ay doğal fermente olacak. O alkalidir. Vücuda girdiği zaman. Limon da öyledir. Limon suyu da öyledir.

     Nasıl vücuda girecek? Ve nasıl vücudumuzu alkali kılacağız?

     Birdenbire alkali olmuyor zaten. Yavaş yavaş hücreler ancak kendini toparlayabiliyor. Ve sodyum bikarbonat çok önemli. Çünkü karbonat vücuda oksijen sağlar. Yani sodyum bikarbonatın da içinde sodyum klorür yüzde otuz üç oranındadır. Sodyum bikarbonat tansiyonu yükseltmez, düşürür. Kristal kaya tuzu bir daha söylüyorum, alkalidir. Birçok mineral vardır içinde. Magnezyumuydu, potasyumuydu ve tansiyonu yükseltmez. Yani tuz, tuz diye senelerce halkı korkuttular, korktuk. Müthiş bir tuz fobisi. Müthiş bir tansiyon yükselme fobisi. Mesela, 1,85m boyunda bir insan ve halsiz hasta, çok halsiz; tansiyonu 11. Ayakta durduğu zaman yeterli miktarda kan pompalanamıyor ki beyine. Hareket edince yoruluyor. Halbuki tansiyon düşük diye bir şey yok. Tuzsuz kalınıyor. Tuzsuz kalınca susuz da kalıyor insan. Vücut dehidrate oluyor. En tehlikeli şey. Özellikle yaşlılarda ve çocuklarda vücudun dehidrate olması, vücudun susuz ve tuzsuz kalması tehlikeli. İnsan vücudunda yüzde altmış oranında su var. Bütün hücrelerimizde aşağı yukarı altmış, altmış beş, yetmiş. Ama bu su içtiğimiz içme suyu değil, tuzlu sudur. Mineralli sudur daha doğrusu. Tuz dediğimiz mineral. Mineraller ne? Seksen dört mineral var. Bu mineral topluluğu, dengeli bir mineral topluluğu. İşlem görmemiş. Onun adı da Halit mineralidir.  

     Peki stres, stresli bir ortam, stresli bir yaşam... Vücuttaki asidizeyi arttıran sebeplerden bir tanesi mi?

     Stres çok önemli. Uykusuzluk çok önemli. Onun için senelerden beri çıkın deniz kenarında yürüyün, denizde yüzün, dağlara çıkın. İyi bir şarkı söyleyin. Mutlu olduğunuz bir müzik dinleyin. Eşinizle, kardeşlerinizle dans edin. Horon tepin diyoruz. Tabii ki şartlar biraz zor olsa da bunlar gerçekten çok kıymetli. O bağlarımızı kuvvetli tutmak. Birbirimize sevgi verebilmek, paylaşabilmek önemli. 
     Sevgi çok önemli. Ve sevgiyi paylaşmak çok önemli. Dostluk çok önemli. Ve bunu pandemi sırasında da anladık. Onun için pozitif insan ilişkileri çok çok önemli. Çocuklarımıza sarılacağız, büyüklerimize sarılacağız, elini tutacağız. Hastalarımıza sarılacağız. Bunlar çok önemli. Çünkü insanda hakikaten mutluluk hormonu dediğimiz serotonin salgılanmasına sebep oluyor. Seratonin salgılanmasının en önemli sebeplerinden biri de kristal kaya tuzuyla sodyum bikarbonattır. Burada da bunu söylemek istiyorum.